canlı hayvan fiyatları ve türk tarihi bilgisi
en güzel yaızları yazan canlı hayvan fiyatları dediki Gecekondu olgusu ilk kez, resmen 1948’de dikkati çekmişti. Bu yapımım yasaklayan bir yasa çıkarılmıştı (Kaya, 1961:50). O sinirdiİUh dar gecekondunun yapılmış olduğu sanılmaktadır. Gecekondulann tüm Türkiye'de 2.000.000’a ulaşmıştır. Bu arada çıkarılan ve gccekoaıfe^ durdurmayı amaçlayan yasalardan hiçbirisi işe yaramamıştır.Gecekondu konusundaki durum, güçlü toplumsal ve ekononâİK durdurmaya çabalayan geçici hukuksal önlemlerin etkisizliği hakkıod*» örneklerden biridir. Kırsal alanlardan kentlere doğru büyük goç sorditt çun yarattığı konut gereksinmesinin gecekondu yapımı ile karşıltMBt mek isteyen bütün yasalar başarısız kalmıştır. Konuya, ortaya çıkan |mB başka biçimde karşılayacak bir çözüm bulunmadıkça da, yasalann lai^İ' luğu arasında bir fark olmayacaktır.
Gecekondu sorunu, 1950 yıllarından beri izlenen liberal ekononakn^ knn sonunda artan toplumsal ve fiziksel devinim nedeniyle iyice (SoMCT, Muzaffer, 1971:63). İzlenen “cnflasyonıst” ekonomik sıva*! ■* nın yükünü değişmez gelirli yurttaşın üzerine yıkarken, bir vandandaıiB' kum pazara açılmasını kolaylaştırmıştı. Böylece, makineleşme ile kik" MMakşıne süreci, kırsal alanlardaki toplumsal ve ekonomik yapn âır oranını artırdı. An’nın bir çalışması, başka illere göç «wa ki kaaderin nüfusunun, ortalama nüfus artışının luenak** ’ (An, 1982:10). Bu durum hiç kuşkusuz gecekondu*^ I idmi* öfesınin bir belirtisidir.
ritKik yapısal degiymelrrı oluştururken, bunun sonucu oUn gecckoadu rapmu-,,,n yasalar yoluyla engellenmesi hi( kuşkusuz, oUnakfa defridı Aaborlu, •enif Ufsamlı bir planlama görüşünden yoksun olan başıboş ekonomik uygulamalar.
^|al olarak, kimisi zaten beklenmeyen ve dcnetlenınesı son derece gıaç toplum-JK ekonomik sonuçlar doğuruyordu. Üstelik bu sonuçlar, temel belirleyici de-glkcııolaıı genel ekonomik ve toplumsal siyasetle birlikte düşünülmüyordu San-Ij, 'gökten zembille inmiş" olaylar gibi tek başlanna ele alınıyor ve dolayısıyla, Şanlarla başa çıkmak için başvurulan Önlemler etkisiz kalıyordu Butun bu oluşum sırasında, siyasal etkenler de işe karışarak, temel ekonomik «toplumsal siyasetin istenmeyen dogurgularını kurumsallaştınyor ve bunUn pe-Şatııerck durumu iyice karmaşıklaştırıyordu. Ornefın, bir yandan gecekondu yahnimi önleyici yasalar çıkartılırken, öte yandan. Özellikle seçim zamanları yasadı-yııpılan gecekonduların tapuları verilerek, bunlara yasal bir nitelik kazandınlı mıdu Boylece, sayıları gittikçe artan gecekondu nufusunun oylarını toplamak un bir yandan tapu sorunu çözülürken, öte yandan da gecekondu bölgelerine su, rldtnkvb gibi hizmetler götürülüyordu.
Aslında, gecekondulara tapu vermek ve gecekondu bölgelerine hizmet götür-■d. sorunun çözümü bakımından oldukça akılcı bir yaklaşımı yansıtıyor gibi pnılmelüc birlikte, planlamadan yoksun kentlerde, ancak halk-mafya-polıtikacı kvınışmasının bir sonucu olarak kalmaya mahkûmdur “Kentsel yenileme" şnptmlanna başvurulmadan yapılan bu uygulamalar temelli çozum olmak yen ■ ancak “giderici" ve geçici bir nitelik taşıyordu, kent hukuku dışında gelişen gecekondu bölgelerindeki yapıların af yoluyla negulaştırılması. Ozal döneminde çıkarılan uç yasa ile sağlanmış ve böylece kent ı^muı olayı tam anlamıyla, Türkiye'nin gündemine oturmuştur.
Oıal döneminde, bir yandan büyük kentlerin bazı merkezi alanları nokta ha-■dı merkezi hükümetin imar kararlan kapsamına alınır ve inşaat için büyük ser-nevc verilirken, öte yandan kent hükuku dışında gelişen gecekondu bolgelen İtmeşrulaştınlmıştır.
19(13 ve 1984 yıllarında çıkarılan iki yasa, gecekonduların meşrulaştırılmasını aaİKe 1981 tarihinden sonra yapılan gecekonduların yıkımını kararlaştırırken,
<K Yılında yapılan bir değişiklikle İstanbul ve Çanakkale Bogazlan'nın kıyı şen-İKOngorunum alanları dışında kalan gecekondulara, 1985'e kadar ek bir meş-ligdrnu daha getirilmiştir.
h Yasalar, bütün yasa ve yönetmelikleri yok sayarak, gecekondu sahiplerinin, ıal|cde imar ve ıslah planlan olup olmadığına bakılmaksızın Upu ışlemlenıun aplmasma izin vermiştir.
Ueş bu oluşum ıçm, “Büyük Ölçüde siyasal etmenlerle yapılan bu defışıklık. pnlınektedir kı, gecekonducuya tapu verebilmek ıçm, yerleşik tüze ve biçim ku-otranhiçe sayılabilmesine izin vermektedir," demektedir (Keleş, 1996:411).
^ yapanların, toprak rantından doğan servetin paylafdnuMiKİa konsonktarrl jarak soz sahibi olma arzusunun yattığı acıktır Bir anlamda, butun politikacılar, parti ve ıdeoloıı farkı olmaksazııı bıa ranasn ^ıHatılmasında soz sahibi olmak ıstemıyler ve böylece buyUk kcndcmıısz ya|ana-gdduruma gelmiştir.
Işın kotu yanı, bu gidişin 21 yuzıl Türkiye'sinde de aynryU süreceğine dankın ;ıgB belirtilerdir Gerek siyasal partilerin delege yozlaşması, gerekse tum beledıve lirde, siyasal parti farkı aranmaksızın belediye meclisi ve imar komisyonu uyelen ruı yoğunluğunun emlak komisyoncusu ve müteahhitlerden oluşması bu belirti ^başında gelenidir
S Erder, hu yağma düzeninin yerel düzeydeki oluşmasını yanı köyden kente Aaı edenlerle, siyasetçilerin eklemlenmesini şöyle aktanvor; “Dikkati çeken ilk viu. farklı siyasal partilere mensup olsalar bile, buradaki yerel politikacıların Sdedıyccılık' anlayışındaki benzerliktir. Yerel politik kadronun, belediyecilik an ımşı. »orunları tanımlayışları ve çozum yolları konusunda tam bir uzlaşma için koldukları gözlenmektedir. 'Kurucu belediyecilik' anlayışına göre, belediye ku lasu.buradaki 'konut' alanlarının sorunlarını çözen bir kurumdur..
'Bu belediyecilik anlayışında 'planlama', ‘imar hakları nın belirginleştirilmesi Kincvcul durumun konsolıdasyonu anlamını taşımaktadır...
'Meclis üyeleri, mensup oldukları siyasal partilerin ideolojileriyle, belediyeci İınlayışlan arasında dışkı kurmakta güçlük çekmektedirler. Bu durum, radikal ^ıısal görüşe sahip olan - düzen dışı - kadroları bile, kısa surede aynı çizgide bir onıebılmeklcdır " (Erder, S„ 1996:156-157).
kent hukuku dışında oluşan bu gecekondu alanlarındaki ilişkiler de, Kıray’ın ■gıroıuı ilişkisi” dediği bir biçimde oluşmaktadır (Kıray, 1997).
S. Erder de özellikle iktidarın gUcunUn kullanılması söz konusu olduğunda, prkondularda oturanlar arasında ortaya çıkan egemen dışkı turunun “patron ımşma" ilişkisi olduğunu gözlemlemiştir (Erder, S., 1996:291).
kentsel arsa rantı o denli yüksektir ki, bu yağma, bir yandan yerel düzeyde seç-M'Vtftl politikacı ilişkisini, öte yandan, siyasal parti içinde delege-genel başkan »amili ve son olarak da ulusal ıktidar-seçmen ilişkisini biçimlendiren temel oge-ofaı bin haline gelmiştir.
Daha günlük terimlerle ifade etmek gerekirse, bir yandan Belediye Başkanları-«Mi dışkısı, ote yandan Başbakan-seçmen ilişkisi ve butun bunlara ek olarak M çınde delege-Genel Başkan dışkısı, kent yağması rantının paylaşılmaat uzen-tıunılnıaktadır.
bıtekmı 1990’lı yılların ikinci yarısında, sokak ortasında işlenen cinayetlere toplumsal yaşamın bir parçası haline gelen mafya-burokrat-politikacı he-*Mmasuıın altında da tümüyle kentsel toprak yağması rantının paytaşümaaı ■»MktadırlAkar, Ozgentürk, 1995).
Arncatanhsel olarak anımsanması gereken bir başka gerçek, 1980 öncesi terör '''“'knnın yaygınlaştığı dönemlerde, gecekondu mahaUetennın de ketıdılennc w devnmcı adlarını veren çeteler tarafından parsellenmiş olduğu ve bura-bıriMİan, bu çetelerin denetime almış olduğuydu.
S., 1996:207). Hi( kuşkusuz bu bulgu, öteki yerleşik gecekondu dan da ge(erli bir toplumsal eğilimi yansıtmaktadır
Boylece en azından, bazı yazarlarca gecekondu ^-^-rîcının bz^„y, muş olan iki varsayım artık bütünüyle ortadan kalkmıştır: Bunlard«|^5 ^ bölgelerin sanayi iş(isi ağırlıklı bir emek arzı deposü olduğu ıdı. Ikırıc^'' ç" kondu halkının kendi i(inde tabakalaşması yokmuş ve homoten bir yormuş gibi, kent nufusunun, “gecekondulular' ve “gecekonduluoian,^ (iminde iki tabakaya ayrılmasıydı.
Buğun, gerek iş gerekse meslek sahipliği bakımından büyük keıyi._ hukuku dışında" yaşayan kesimlerin de, tabakalaşma a(isından keres*** simleriyle pek büyük bir farklılık göstermediği söylenebilir.
Yalnız bu tabakalaşma sürecinde en azından iki değişkene dikkfl nır«|^ mektedir; Bunlardan biri, tarım kökenli olanların, öteki kökenlerde ^ göre daha yetersiz kalmaları, dolayısıyla, tabakalaşma sürecinde ah lan^ ^ kalma olasılıklarının daha yüksek göründüğüdür. İkinci olarak da doğu«rı^ doğudan gelen, teröre dayalı göç olayının, hem tarım kökenme daTaM^^ p, de gecekondu bölgelerinde daha önce göç etmiş akraba ya da henuehnıı^ *| nin bulunmaması dolayısıyla daha büyük uyum sorunları yaşamaiand»
Aslında, bu kent hukuku dışında gelişen yörelerdeki toplumsal har«* zümlemeleri, klasik şemalara pek de uymayan, kendine özgü bazı Bte!ar maktadır.
S. Erder, bu yörelerdeki aileleri. Toplumsal hareketlilik bakımındjn b yor: 1) Yükselen Aileler, 2) izole Küçük Orta Sınıflar, 3) YerleşikieşoıYı.-. S yükselen haneler, genellikle iş ve konut piyasası olanaklanndan vnr- b ve siyasal ilişkiler kurmuş olanlardır. Erder, bunları, Ümraniye nınki,i.- ® dıyeye donuş süreci içinde aktif rol almış olanlar, kente servetlenvlegofe * larda arsa satın almış olanlar, Almanya’dan yollanan paralan buralın*^H yatırmış olanlar, sermayesi olmadığı halde yasadışı arsa pazarlamuai; ^ almış olanlar olarak belirliyor ve hepsinin siyasal ilişkileri olduğunu sof..; ^ Konut piyasasının dışında kalmakla birlikte, iş piyasasına sermaru '
Htte giren aileler ile zincirleme goç ile gelen ve çok sayıda erkek çocuı>7 ^ da akrabaları aracılığıyla çok sayıda erkek işgücüne sahip aileler de bu ^ lıpua, fiadar, bu gruptaki ailelerin,
Kalkının "yukM'İpn hanrl<ri* tarafıiKİtn ortafi konulan Ku tutum l,^ı}Unn, vınc bu hantlcr aracıK^yU yerel re uluul urasete eklemlcıifncsı, 'flissâl 'i'temin yozlaşmasına yol ahmaktadır
"^^rjsal >ı$temle eklemlenme sadece yasadışı edinilmiş hakların meşmlaytınl-ı^jgiMtan dejııl. buralarda yaşaran msanlarm genel değerler statemı içinde *^*karranunm, iktidarı ve dolayısıyla gucu temsil etmesinden de kaynaklan-
g(|KT, İstanbul yöresinde yaptığı bir gecekondu araştırmasında, burada olu-f iıdbn. Ketti hizmetlere ulaşmak için yaşadığı bUyük zorlukları aktardıktan ^ i^iK btr gözlemde bulunuyor Heper’ın saptamalarına göre, gecekondu ^Mşadıgı butun olumsuzlukları 'birey olarak birkaç yöneticinin yolsuzluğu ^ a <ls becrnksizlıgıne bağlamakta, ama devleti suçlamamaktadır*
(codeşme. kendisi toplumsal ve ekonomik değişmelerin bir sonucu olmasına ,aıu.Tılrkn«'nin gelecekteki siyasal ve toplumsal yapısını biçimlendirecek olay-aiBbuulr.
Tükne deki kentleşme yalınç olarak sanayileşme ile özdeşleştirilemez BuyUk ı^toT doğru gonilen korkunç akın, kırsal alanlarda toprak üzerindeki nufus tanının makineleşmesi, toprağın çok kuçuk parçalara bölünmesi, kuçuk ■kdotlik] düşük gelir düzeyi ve halkın gittikçe yükselen beklentileri gibi öge -M hn sonucudur. Boylece buyuk kentlerdeki iş olanaklan, özellikle sanayi kest-Bidzıkşardan gelen nufusun çok gerisinde kalmaktadır Bunun sonucunda, nı-dtBşçm de içinde barındıran hizmet kesimi, ülke koşullarına göre olağanüstü ■ şdurae göstermektedir.
Tlrkne'dekı kentleşmenin ardında yatan temel öğeler olarak, sanayileşme ile dttk. kasal vaşamm ve kasabaların sağladığı olanakların yetersizliği de çok BudkuTcre sahiptir. Kentleşme olgusu, buruk kentlerde bir yığılma biçiminde göstermektedir Büyük kentlerdeki vaşam koşullan, kasaba ve köylere ■UBşsk avun görülmekle birlikte yeterli defgldır Bu nedenle, kentleşme, kentsel buyuk nufiıs kesimlerinin yararına sunulması sonucunu doğuracak bir tam tersine, halkın kentsel merkezlerde birikerek, buradaki ■■fc TC hczıııetien daha da yetersızleştırmcaı surecini beltrlemcktcdir Ayrıca ■d^ae, al»un çeşitli bolgelennde de, bu bolgelerm toplumsal ve ekonomik ge itıkuc'duBie göre değişik görünümler kazanmaktadv Bu değişik gorunumle-"‘~-'-rrlı|ı. bölgeler arası dengesızliklen pekiştirmektedir Bölgeler arası den-artması ile birlikle, buvuk kentlerde, kaynaklar ile gercksinmeleT ara urumsıızluk da gittikçe büyümektedir Kaynakların dağılması yö-giaak etkinlikler yapılmazsa ve gerekh önlemler ahnmaasa. rakın bir gele kentlerdeki vaşam olanakları davamlmaz bir mteiık kazanacak re hol ^ tlmgıııılıklır butun toplumu sarsacak bir duaeye enşecaktır
bölgelerdeki yaşam koşullanımı zorluğu, bütünüyle, buyuk kentlerin
-ıikiK I'» Tv>rıVMNM T^riNiN VI d*AI|m»nIm ooaONPMtuı
dbm. ortık vahamın, efiiım. ıbadrt fibı p«k çok •orun «UnıiMİakı v*
V» .mMalIrrr btrakılmâundan kaynaklanan vr mtaKcpacI boyuMı daha hc smlımlfrd»r
^ s klc camı 'T Kuran kursu ^evrrlmndr ArfUllancn SUnnıleria, cetnm ^rv ^ -viK vvş:utlrnm Aleviler arasındaki gcnbmler bu (rapukı torunlara Örnektir .. .-im, Cıınesdo^u s-e lX>^u Anadolu'dan gelen pOflerın Mtnmlu nıtelı|ın ^^^Unan ve etnik kökeni de One s'ikarma eğilimi gösteren genlmılerdır .yd 1040'Urdan basatarak, zorunlu nitelik kazanması, Ittrdey olmavan lıtp birlikte kente gelmelerine rol açmı^, bu ite gonullu gO^ nratındakı «Tum mekanızmaUn olan hem>ebnlık. akrabalık gibi mekanizmaların ^ean buruk oK,ude aksatmıştır Bovlece zorunlu oUrak kente gden gruplar, ^MbıkUrla karsıUşmaktadır
',ıan eben tır. kısaca ku>ık ıçalışması diye adlamknlan ve bınncı kuşak g<K gggate. onUnn s-ocuklan arasındaki değer farklılıklanndan kavnakUnan gerı-bckrlemcktedır Devletin egııım sisteminin, gençleri yeterince toplumsal-^cranıması vanı. toplumsal değer ve kuralları aileienn islediği btçımde akura ^•«1 munda. anne-babaUr, genç kuşakların tutum ve davrani|Unndan pek ,------ı^ıa- Erder.S., I997;I7S-IB0)
'pc konulunu ve ışını meşrulaştırma ve kentsel hizmetlerle bütünleşme lava ^gtaanda ortava çıkan ve klasik gerilim eksenleri üzerinde odaklaşan çalışma (ŞMk kentlerin çevrelerindeki bu 'kent hukuku Aşı gelişen alanları* 21 yuı-^'ctrıe sının en hassas mahallelen haline getirmiştir knva dek vapof;ımız çözümlemelerden çıkan Uçuncıi bir sonuç, 'gecekondu aUiıvUkselen haneler kültürünün* yanı tum değerler sistemi ile birlikte, gun-aıpH Aşkanhklannın da svaset ile birlikte, toplumsal ve ekonomik yaşamın ■I amUnm da tümüyle etki ahına almakta oluşudur boa 'arabeskleşme* demlen bu süreç, feodal değerler sulemme dayalı tarım ıtmtatm knal alanlarda egemen olan geleneklenm reddeden, fakat sanayi top-mmm değerler astemıne sahip kentşd hır kUhurü de henınuetneyen. geçici gı «prihu, melez (ve yoz) ganp hır kültürü yansıtmaktadır li kakUrde ca yfkcc defet paradır Bu kuhurde esas olan her ne puhamna ■■dmu dlıdara yakın otmak, olanaklı ise onu paylaşmaktıı Bu anlamda. ık-■iagm, bsfbtnai dofuran ve bırbtn için ıPenen amaçlardır lumct beni Attdara hem de iktidar aracılıfıyla paraya ulaşmanın meşru rotu gm. bu kaİMr açıaından etu etkinlik alanlarmdazı bindir Mik yaşHbdu, trafikte, otomobil kuUanırkrn veya otobüste vokuluk «der A^mrkeu. Afilenırketı. müzik dınterken, yemek verhen, içki içerken, kıracı ■m M di apartaaanda ortak mülkiyeti paylaşan kat malıktenndcn hırı sıfatıyla. ■uuttevahuBca *benım* fmkaınmclrrım, "benim* haklanın sor konuaudur ygkack enle dmler BaşkaUrtnm rahatsa olması unun uıtunu ılefşldıı ‘Aaabiiı vana. bOiUn voMar onunmuş gthı şofArluk yapar Hıçbıı kunda u* ^MdauynMZ
katliama varan buruk katalaruı nedenleri Masında, bu kttltu kokufumı da işgal «une« en hıtemlı yen tular Utun yal şolb-canlı hayvan fiyatları yazdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder