3 Ocak 2016 Pazar

canlı hayvan fiyatları ve türk tarihi bilgilerimiz

canlı hayvan fiyatları ve türk tarihi bilgilerimiz

 en güzel yazıları yzan canlı hayvan fiyatları diyokri Yabancı ekonomilere bağımlı bir kapitalist sınıfın doğmakta oluşu_ ^ lat çabalarını, daha bu çabalar emekleme dönemindeyken oldurdu Yeri, ' lann, Avrupa ekonomisi ile yarışması olanaksızdı. Çünkü, îfknıkgtn'^ yetersizdi. Ayrıca, kapitülasyonlar yoluyla Batılılara tanınan hukuksal, ve malı
Bu gelişmelerin sonunda, Batı’dakinin tersine, yönetilen sınıf değil, yonap mf kendi arasında farklılaşmaya başladı. Askerî ve sivil bürokrasi. Sultan (Padişah’a) karşı güçlü bir grup niteliğiyle ortaya çıktı. Sultan-Halıfeyekaşij. rokratların yürüttüğü uğraş, halk tarafından desteklenmiyordu. Çünkü, halkı ilgilendiren toplumsal ve ekonomik gelişmeler yatmıyordu. Ujraşınia^ niteliği, Padişah’a karşı ideolojik olarak koşullanmış bir bürokrasinin BaıiıiiDs > tardıgı ve toplumla ilişkisi olmayan anayasacılık düşüncelerini uygulamak»* siydi (Soysal, 1974:22-24; 27-28). Padişahın eski köleleri, ideolojilennin{tl»> imparatorluğun kurtarıcıları rolünü benimsemişlerdi. Bu dönüşüm, 'fttkt için devletin gücünü kullanan “devletçi-seçkind” grupları ortaya çıkardı “D» çi-seçkinci” grupların oluşması, “diyalektik olarak”. Batılılaşma çabalarına ir “gelenekçi-liberal” tepkileri yarattı. Tepkiler, Osmanlı geleneğinin temsilcim rak, dine dayanıyordu.

Devletçi-seçkinciler, “ittihat ve Terakki” kanalıyla İmparatorluğun dene» ellerine geçirdiler. Bunların genel yaklaşımı Batı yanlısı olduğundan, Batı nah nomik kalkınmasına koşut olmak üzere, ulusal bir burjuvazi yaratılmasını liaı lemek istediler. Fakat, “ittihat ve Terakki” iktidara geldikten kısa birsine» Birinci Dünya Savaşı başladı. Bu yüzden de, ulusal bir burjuva sınıfı yaıatiı için gerekli toplumsal ve ekonomik çabaların güdümlemesi için yeterli umaıia madı. I
Eski siyasal düzeni değiştirmeye yönelen Atatürk ihtilali de (BağımsulıkSasI ve Devrimler), Batılılaşma yolunda aynı çizgiyi izledi. Çağa uygun bir ulus ıİP kurmaya ve daha 19l9’da Padişahı ortadan kaldırmaya karar vermiş olın Mı* fa Kemal (Erikan, 1971:10-11), ulusal ekonomik kalkınmayı da ulusal birse» ye amfi yaratarak gerçekleştirmeyi öngörmüştü. Bağımsızlık Savaşı’nm emp«* liane karşı olan niteliği, Atatürk’e, Batı’nın ekonomik denetiminden de l«* rak ulnaal Wr ekonomi kurma konusunda büyük olanaklar hazırlamışü Otc* dtan, feac B^umulık Savaşı sırasında “devletçi-seçkinci” bürokratlar ik'«* fcrçekleytkdikleıi birlik, ulusal bir burjuvazi yaratılırken, desieU*^ «e «aıAan da beiirkmifti.
tâm tersini uygulamaya sokuyordu: Aydınlanma ve sanayi drvnmlen so
belirginleşen kapitalistleşme surecinin sonucu olan “ulus-devlet ve onun jpndi yatan, Milliyetçilik, laiklik, cumhuriyet, halkçılık gibi kavramlar, tepeden ^reformlarla oluşturularak, sermaye birikimi saıglanmaya çalışılacaktı tır başka biçimde söylemek gerekirse, Batı’da kendiliğinden oluşan ekonomik jjtgnenm sonucu ortaya çıkan toplumsal ve siyasal kurumlar, yeni Türkiye’de gelişmenin desteği olmadan tepeden inme kararlarla kuruluyor ve bu yapının ^mık değişme ve gelişmeyi Üretmesi bekleniyordu.
Büylece Osmanit'ntn kaçtrmtf olduğu “aydınlanma ve sanaytUfme treni" yem ■Jns devkt’ tarafından "kısa yoldan" yakalanmaya (alışılıyordu.
UlüSAL BURJUVAZİ YARATMA ÇABALARI
Bııtalum bürokratlarla, ticaret ve küçük imalat yapan kimi “ara sınıf’ üyeleri,
; lv4n,eşrı0. daha 1922 yılında emperyalizme karşı ulusal bir ekonominin çekir-i^ı oluşturmak için dış ticaret şirketleri kurmuşlardı (tikin, 1971:221; 229-lli Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlılann siyasal ve kültürel birikimine karşı ırmmcı bir yaklaşım üygularken, toplümsal ve ekonomik bmkıme evnmci bir ulınşls yönelmişti. Bir başka deyişle, siyasal ve kültürel yapılar zorla değiştirilirim, o günkü toplümsal ve ekonomik yapı zorunlu olarak, ulusal bir ekonominin i Igiıııgıç noktası olarak kabul edilmişti.
! Ulusal bir ekonomi yaratmak için izlenen yol, ülkenin yabancı denetiminden ' uauniması ve devletin sermaye sınıfını desteklemesiydi.
0 günkü toplumsal, ekonomik ve ideolojik koşullar altında bu amaçlara var-Mk için bulunabilen tek çözüm, siyasetçi bürokratlarla “eşraf’ ve “âyân”ın bü-deşmesının saglanmasıydı. Böylece, “devletçı-seçkınciler’’le, yerel önderler ara-•4 bir birlik doğdu. Geniş halk kitleleri yine bu birliğin dışında kalmışlardı dük, l%8:148-150).
üluida, Mustafa Kemal Atatürk, ülkenin kurtarıcısı olarak çeşitli sınıf ve gtşlır arasında önemli uzlaşmalar sağlamıştı. Örneğin, “Terakkiperver Fırka* «ötmesinden önce ve sonra, “devletçi-seçkinciler”le “gelenekçi-liberaller*, onun aslığı altında yan yana yaşadılar, öte yandan, “gelenekçi-lıberal” cephe içindeki ıncı-dına gruplar bütünüyle bastırılmışlardı. Sosyalistlere gelince, devrimin ilk 4nnda bunlar da Mustafa Kemal Atatürk’ün destekçileri arasındaydı (Çavdar, •?4;157-158). Böylece, Atatürk’ün tartışmasız liderliği, bir ulusal bütünlük sim jaıolmuştu.
Merkezi güç ile ekonomik ve siyasal birlik kuran “ara sınıflar", bu başarılann-ktpd sevinçliydiler. “Ara sınıflar” ile bürokrat siyasetçiler (o donemde siyaset , ı^nyla bürokratlar arasında bir fark yoktu) arasındaki işbirliği, bir sermaye "•m yaratılmasına doğru geliştikçe “devlctçi-seçkınciler” ile “gdenekçı-^lUer* arasındaki farklılaşma, Atatürk döneminde bile su üstüne çıkmaya baş ** *Devletçi-seçkinciler”, devletin, bütünüyle ekonomik yapıyı denetlemesini i *ünrlerken, “gelenekçi-liberaller”, devletin özel girişimi yalnızca desteklemesi j*^wUfdı.
Tanm kesmnndekı kapıtaiîst getnmeler ilk olarak, toprakam ktı^ kna eimde loplanmasıııa 70! açtı. Omc^in, 1912 yıkıda Il-Stı salı^ ifietaıcieT rûzde 40 de ifletıneler araandaln en bdrik nr I97Blerde b« oran Tözde 27’tc dnanûdıir i’DLE-, 1973aJ3 OMD prh»ıiN surecinin arehnda ratan gerçekler föyle sralauafclr ';)t t« yribn eamıda, traktör şarta 100 kattan fazla artmıştır TrakUkde kta ^ akuasa ara» oram da çok röksektir. Traktörle işlenen tnpraklaruHBN^ •nprakfara orwn da 1970lerde 40 kat börumııstur 1963 ile 19^14*»^ tarsada knlnkn rapar gübre dört kat artnuştır. Göbrdenoı taşın an > kat, bn aknm loptam tanm topraklan kindeki oranı ise ak kn <a|iHnnı 1 rnndnç taran kredden de 1965-1972 rılan arastoda don kat DİL WkM 201 - 1975-1962 arasznda ise ahı-vedı kat rükselmutır DLL İB3ı; I995'tr tannıdaJd topitm kredi miktan 300 trdron kan kknatra birt Şeiişmcri tıklımık amacırla. genellikle bUruk ışietnıelererakn6t*> lann şhtıuılı ııııııı gözde 30’unu otoşturan hındııtb.unBiai*ı t2‘smt irulbniTukTtrdı Kökaal, 1971). Doğa .AaaıMs’diK v**| iniiı fbde 2 4'unu ninşturan buruk kunıhışlar. hemen bemenM»*** İMMLdkHlimierı akmda tutmakurtUar Beşikçi, 1970:466;uSemtf, tanmeel itR fMM bir mrrkrrllrvne efıhmm rf*c« ok. h« otttşumun, duacı
b Mil (yoktulla^may* ömfaâtt «Irf^nanın Ikjaa Mava la •kılar aonucurMİa ortaya çdojgan pMicnyar 'PaaMdu 1 lud'itu/ ^dr partili dooemio ba^adi^ tlbTi L>mmra im ınu-nın laiuraaını. duruma dtuefcmcfc ıçaı gdattadndı baa drf.umhurıyci Malk Fartıaa 6<trmma fPaıA, iMdiOS mdıkı defıtmr vc grlıymHcrm. TUrkıyr’ddu ı il ı,<ık )Torumcunun lyarrt cttı^ l lauabadlı olan ^<>k partili donemin. 19W% ı *.arındıran tarımdan önemli < ırak, İmparatorluk'tan “ulua-devlet" ıilriMnı töyle anlatıyor
I yiıryılın sonlarından itibaren yapıaal def^un ı rrri dünyada. K'tek Türkiye’de yaşanan nyaaal w nundadır
^ yO/yılın ilk yarısı ıkı dünya aavaşı gOrOr Bir bOyOfc 1 yılı lykın lavayır Ülke aıyaaal acıdan büyük defışflüAJere ı ^n( umhıırıyrt kurulur. Yitirilen topraklar nüfusu duraku, a( pusar öiçe^-(UHur Kalan nufus askeri ve co^afl anlamlarda türeklı aeferberdu Bar yuu-■yen MTmaye tükenirken öte yandan ınsan-toprak ikşluBi boKulur luryılın ikinci çeyreğinde, ulus-devietle birlikte tekrar gOrefa utArara kamşu-^rk yUryılda işgücü darboğazı aşılır. ‘Seferberlik’' sona erer «e ınaan-doga şkrı yrnıden kurulur.
tiM yuryılın ikinci çeyre^ndc. buhran yıllan oimasana ve II DAnsna Savaşa HMtına karşın, daralan ıç pazara bütünaellik kazandınhr. İzlenen neo-ünıılıü polılıkayla parasal iç dengeler kurulur.
Kuyılın ilk yarısının engebeli dönemi II. DUnya Savaşı ertesi dünya konyoak-ukkı olumlu gelişmeler sonucu sona erer ve dünya ekonomisi dtızingr çAar ÜR rkonıımısı (ve tarımı) da bu yeni düzenden payına düşeni akr ue varan Mkk yapıaal birikim sayısal verilere yansır.” (Toprak. 19«* 54-35) kıkrt ıınmrlıl-ı kapitalistleşme sureci, artık ülkenin sanaydeşanesane de kat-ısMunacak birikime kavuşur.
TIIİMÜAKI KAPİTALİST GELİŞMENİN SONUÇLARI
İHuıuUkı kapitalist dönüşüm ‘devletçilik” yaklaşunma uvgun olarak, «favleOB ■apndr başlamış ve gelişmiştir (Tekeli, tikin 19S8i Erturk, Recep, I997:Ü9-7S) bpkimalcr Türk toplumsal ve ekonomik yaptaı bakınundau en azandan beş *uk Minuç doğurmuştur. Birinci tonuç, Osmanlılardau gelen ‘ara snuflar‘ın. Ak bttmkrallarla bırleşerek ülkenin yönetimine elkovmaasdar. Bu durum, ta-*immmde buyuk değişmelerin oluşmasuu engcUemişbr. Eski egemen güçle '**•«1» gelişerek ülke yönetimine katdmalan sonucu, tanm kesimi. ınplumssl »aonuk olarak ancak
rım göstermiştir. Örneğin, toprak reformu, devletçi-seçkıncı çevrekr^ en çok üzerinde durulan reform olmasına karşın, bir turlu uygu lama lamamıştır iOzgur, 1972:166-1681. Tarım kesiminin yavaş evrımleşnj,^ İhtilali nin siyasal ve kültürel yanlarına da ters duymuştur, lhç kufkutuz^ stmtnm bu yavaş değişme sureci, genç Cumhurıyet'ın siyasal ve kültürel halk tarafından geç veguç benimsenmesinin en önemli nedenlerinden btrıdı, '' Kırsal alanların eski toplumsal ve ekonomik yapıyı sürdüren nıteljg,
yoluyla yapı değişikliğine gidilme çabalarım da önemli ölçüde engeilcım^^
sıralarında, köylerdeki geleneksel guç dengesini ve kullanılan teknolofivij
meye yönelen “koy enstitüleri” eylemi, bu nedenle başarısız kalacaktı, g,.
tulerı programı uygulanmaya başlandığı zaman, kırsal alanlardaki guç ^ yüzyıllar önceki geleneksel yapının temel niteliklerini yansıtıyordu. Işjt köy enstitüleri çabasını da boğdu (Tonguç, 1970:35). 1960 darbesinden rışılen “toplum kalkınması” çabaları da, aynı nedenle, başansızlıkJa (Gemy, 1967:200-203). ^
Tarımdaki kapitalist gelişmelerin ıkına bir sonucu kırsal kesimde yaşnj,. yuk kitlelerin yoksullaşması oldu (Geray, 1974:48-54). Makineleşme w to|n^ nn buyuk işletmeler elinde toplanması eski derebeylik düzenini bırOiçiKU,, mıştı. Bu yüzden eski düzenin sağladığı sınırlı toplumsal ve ekonomik pnç, de ortadan kalkmıştı (Bozarslan, 1966:15-18). Böylece tarım kesimindeUıpF gücü ortaya çıktı ve kentsel alanlara göç başladı. Bu her ıkı gelişme de toplumsal ve ekonomik yapımızın temel belirleyicileri arasındadır.
Üçüncü sonuç, tarımsal üretim etkinlikleri sonunda belli bir sermayebml* nin ortaya çıkmış olmasıdır. Bu sermaye, daha sonra ticaret, bankacılık «e im için kullanılmaya başlandı. Böylece, kaynak aktarılmasının yetersizliğine kM yine de ülkenin sanayileşme surecinde bir işlev sahibi oldu.
Dördüncü bir sonuç da, pek çok köylerin kendi kendine yeter ekonomik İlklerinden kurtularak pazar ekonomisi ile birleşmesiydı. Bu birleşme pek çok» vun toplumsal yaşamının çağdaşlaşmasına (modernleşmesine) yol açtı Tute^ 1969:15-17; Balaman, 1969:287). Toplumsal yaşamın çağdaşlaşması da kinlfe' siyasal bilinçlerinin gelişmesine neden oldu. Böylece, tarımdaki kapitalist {dur: 1er, kırsal alanlarda yaşayan halkın daha geniş bir siyasal katılımına ortam iu» dı 'Ozaniuiya, 1971:228-229).
Beşmcı bir sonuç ise, tarımdaki derebeyi benzeri (yarı-feodal) ılişkılenn bek d^ toprak aklığı olgusunun 21. yüzyılda varlığını yitirmek üzere oluşudur 1980 sonrası yaşanan ekonomik gelişmeler 21. yüzyıl Türkiye sı açuınd» ruB kesiminin de artık sanayi ülkelerindeki yapıya yavaş yavaş yaklagıgmı^
çok önemli bir donum noktası, Türkiye’nin 1995 yılında mt.
I. Özellikle tarım ürünleri konusundaki korumacı guımıH'i' Avrupa pazarları ile bütünleşen Türkiye'de, tama hav dofuracak gibi gözükmektedir 1991 nlındMSİr: TMrifc ekonomisini de
^VnanhUnn guv^U7 ve vjbancı denetimindeki ekunomuı, Cumhurıvel done _jjc.dnVt tarafından, elli yıl boyunca geliştirilmeye çalışıldı 191S yılında ıtyı ^ olan »anayı işletmeleri 609 kat çoğalarak. 1968 yılında 160 772ye
TC Sanayi ve Teknolon Bakanlığı. 1973 437) Öte yandan yatırımlar da (•)*' donemi içinde sabit fiyatlarla 15 kat, piyasa fıyatlarıvla ise 60 katlan 4iHtı 1973-1974 yıllarında toplam yatırımların ancak yüzde 12'ıı tarıma y«-^ İmalat sanayii ise. bu yatırımların yüzde 32'sını kullanmıştı. Toplam »a ^.laanmlan. lum yatırımlar içinde yüzde 42'ye vardı. 1979-1983 arası, tum sa .i ermare yatırımlarının dörtte bin imalat sanayiine yapılmıştı Bunun yüzde , ad k«ım tarafından gerçekleştirilmişti (D.P.T., 1984; 19).
>(vandan, "Kaba Ulusal Ürün" içinde tarımın gittikçe düşen payı ile sanayi i ptııkçe artan payı 1980'lenn başında önce eşitlendi, sonra sanavı lehine bo ^ 199S'te tarımın payı yuz.de 14.4’e duşmuş, sanayinin payı yıizde 27 7'ye .tdranlUD.I.E., 1997:613)
ttrtT.kUST GELİŞMENİN ÖLÇÜTÜ OLARAK ŞİRKETLEŞME ı^stalıst gelişmelere koşut olarak, yeni kurulan şirketlerin sayısı da yıldan yı-,«maktadır 1965 yılında yem kurulan şirketlerin sayısı 1950 iken 1972 yılında «sta»5.055’e yükselmiştir. 1965 yılında yeni kurulan anonim şirketlerin sayı-.Hlıı |9'2 de yeni kurulan anonim şirketler 347’ye yükselmiştir 1972’de kuru-«BMum şirketler, yeni kurulan şirketler içinde sayı bakımından yalnızca yüzde işti, strmayelen, yeni kurulan tüm şirketlerin sermaye toplamı içinde yüzde ^şenderece ş-uksek bir orana erişmiştir. 1972 yılında yapılan tum sermaye -tadanmn vuzde 96.3’u anonim şirketler tarafından gerçekleştirilmiştir Net nmutınmı bakımından ise, anonim şirketler 5.6 milyar TL ile toplam içinde oranına enşmışlerdir (D.I.E., 1974:350). 1982'de yeni kurulan anonim «mı 2.746, yeni kurulan tum şirketler içindeki anonim şirket oram ise «ll.7'dır. Bunlann sermaye toplamı, tum yeni kurulan şirket sermayeleri ‘«md(83.6 gibi bir orana erişmiştir. Sermaye artırımına giden 1.350 şırke-ı.dyıanoıumdir. Oran yüzde 82.1’dır. 1.871 milyar ile, tUm sermaye artırı-aaı«de95'ı anonim şirketlerindir (D.I.E., 1983:346). Goruldugu gibi, bu yıl-■ çok önemlidir. Anonim şirketler çoğunlukla, Türkiye'de kapıtalız-
>Mkai olan İstanbul kentinde kurulmuştur. Her ne kadar, adları sermaye ■a«dc, anonim şirketler içinde aileye dayalı mülkiyetin egemen olduğu da, **ngerçekler arasındadır (Ansay, 1971:109, 134-135)
^nluıda toplam sermayesi 75 trilyon TL.’yi aşan 5tf binin üzerinde şirket 5*a)iar Anomm şirketlerin oranı yüzde 6.6‘dır. kakat anonim şirketler, bu ■'«a grketleTm sermaye toplamı içinde yıizde 48'e sahiptir 1990 yılına ka-■ şrrketlet, sermaye açısından her yıl kurulan şirketler içinde büyük bit ederken, 1990 yılından sonra, lımıted şirketlerin kuruluşunda bu vaşanmtş ve bu patlama, yem kurulan sermaye şirketleri arasında •■keıknn payını da yükseltmiştir
canlı hayvan fiyatları sundu. ■4 ^

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder