3 Ocak 2016 Pazar

canlı hayvan fiyatları ve türk tarihi konularimiz

canlı hayvan fiyatları ve türk tarihi konularimiz 

en güzel bilgileri yazan canlı hayvan fiyatları dediki ıfndakı rüşvet ve yolsuzluk yozlaşması, bir sure sonra, “kent hukuku ı^fadı* gelişmiş bulunan vagımaa kültür ile bütünleşerek *dele^ sistemi* ■ifdı Mn partılen ve böylece tum vöneum sistemini pençesine aldı, la dreç çn^f^vesınde gelişen ve güçlenerek, sermaye sınıfı içinde kenehne faİHİdM de ayn bir rekabet eksem oluşturan “siyasal İslam' bir sure sonra. •M icnnavenın 1980 sonrasında parçalanmış olan partdenadnı DY? ile İlıadt iktidara geldi.
Mnbuvuk sermave kendi içinde, “demokratik” rejınu ive doloyısıyia lwlı< Mmi^ ıstfTnı ve liberal nitelik taşıvan kesim de, demokıatdt rcıımı “şenat oe' jıgMUKİe deriştirmek isteyen kesim olarak holündü. bMmıııe. snıfisal ve ekonomik gelışmeieria defıl, bu kitapta bv ba^ımaa ek alınmış olan "ideoloşi* ekscnınddo oluşumknfi sotM»da or-tabu ki ekonomik boyutları da olan bir bölünme ıds.
^Mkada Türkiye’de o zamana kadar gorufaneau| bv kvkscl-vnıfcal ortaya çıktı:
^Ukknlekn, sivil toplum örgütlen, buvuk «emttve. bdvıtk sermavenaı ***idtaİBn ve olmayan kitle iletişim araçlan, askeri burokrass, ûmbulbıaf' ^ bbdvın dışındaki siyasal partiler ve PYP’mn baa nulktvebiHavk, demok /*’**■<■ syıılmaz parçası olan iaıklıfı I korumak için harekete geçtıkr.
Bu geni? İttifak pek doğal olarak kısa bir surede sonuca da ula?tı ve buv’ *- — mayenın bir temsilcisi olan ve rüşvet ve yolsuzlukları örttüğü one sürülen 1 ılc, “siyasal Islamın” temsilcisi olan ve demokratik rejimi değiştirmek is*edj£ açıkça beyan eden Refah Partisi nin ortak hükümeti iktidardan düşürüldü
Böylece pek çok duşunum yanıltan, "ordu artı sermaye eşittir baskıcı rejim formülünün Türkiye’nin kendine özgü yapısında ve değişme surecinde hrr -■ man geçerli olmadıj^ı bir kez daha yaşanarak öğrenilmiş oldu
Bundan önce de Kurtuluş Savaşı sırasında, 1950 yılında Demokrat Parti ni" iktidara gelişinde, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinde ve hatta 12 Lylul askeri darbe sinde de aynı genişlikte büyük ittifaklar yaşanmış ve hemen hemen hepsinin so nuçları birbirinden farklı olmuştu. Zaten bu saydığım sısa^al donuşum noktaları nın nitelikleri de aynı olmadığı gibi, bir bolümü, birbiri ile taban tabana zıt ıdı
Bu gözlem bizi 21. yüzyıl Türkiye’si açısından nereye götürür?
Hırına sonuç, Türkiye’nin yapısını ve değişme surecini çözümlerken, klasik sı nıfsal modellerin her zurnan geçerli olmadığı gerçeğidir. Hemen hemen her donu şumde, farklı ittifaklar ortaya çıkmış, aynı sınıfın içindeki farklı kesimler birbirlerine rakip olabildikleri gibi, karşıt gibi görünen sınıflar ve gruplar, belli amaçlar ya da ideolojiler çerçevesinde birleşebılmişlerdir.
Ihna sonuç, 21. yüzyıl Türkiye’sinin, çağdaş anlamda gelişmiş sınıflarla birlik te tarihten gelen özelliklerden dolayı, askerî bürokrasi ve siyasal İslam gibi, kendine özgü nitelikler taşıyan ve klasik sınıfsal çözümlemelerde yerleri ve ittifakları zor belirlenen grupların varlığına ve etkinliğine aynı anda tanık olacağıdır.
Üçüncü sonuç, klasik sınıfsal bağlantıların her zaman zorunlu olarak, o sınıfın desteğini almak ya da o sınıfın çıkarlarını korumak sonucunu vermediği biçimin de ortaya çıkmıştır. Bunun en güzel örneği, hem büyük sermaye ile hem de sivil ve askeri bürokrasi ile ittifak halinde görülen DYP’nin, ÇUler’in liderliğinde Er-bakan ile koalisyon yaparak ortağının şeriat özlemlerine ivme kazandırdığında, butun İttifak içinde gözüktüğü ve temsilciliğini yaptığı sınıf ve gruplar tarafından yalnız bırakılmış olmasıdır.
Dördüncü bir sonuç, imparatorluktan ulus-devlete geçişin göstergesi olan de mokratık ve laik sosyal hukuk devletinin temelleri tehlikede görüldüğü z.aman bu tün sınıfları ve gruplan çapraz kesen kitlesel ve ideolojik bir ittifakın oluşturula bilmiş olmasıdır.
Bütün bu sonuçlann 21. yüzyıl Türkiye’si açısından ifade ettiği çok önemli bir anlam vardır: Geleceği yönlendirecek güçler olarak ortaya çıkan büyük sermaye ile askeri bürokrasi, rejimin demokratik niteliğinin korunması ve geliştirilmesi açuuıdan gelecekte de olumlu roller oynayabilirler.
Tabu, dış ve iç konjonktürün bugünden görülemeyen etkileri ile, oynamavabı 4». Âım, 1997 ythntn boftnda banlayan ve sivil toplum örgütlerinin oncu-tŞ/HfUtk, futif kitlelerin desteğini kazanan “Sürekli Aydınlık için Bir Dala-üt hem büyük sermayenin hem de askeri bürokrasinin ! sahip çıkması, 21. yüzyıl Türkiye'si için umut verui
Ilıştır. Siyasal yaşam içindeki her temel karar ve eylem, karşıtını da birlikte sonunda bir bireşime ulaşılmıştır. Bu süreç içinde karşıt sınıfların geli-jnonemli rolü oynamıştır. Bir partinin gelişmesi, toplumdaki bir sınıl tara-ıltsteklendiginde, o parti iktidara gelebilmiş, böyle bir destekten yoksun jiftı ise, başarısızlığa uğramıştır. Kendiliğinden ortaya çıkan Terakkiperver ^jcgudumlenen Serbest Fırka deneylerınmın Atatürk zamanında başarısızlı-j^ısının önemli nedeni (başka öğelerle birlikte) anlamlı bir sınıfsal destek-.Asun olmasıdır. Aynı ilke, 1950’deki Demokrat Parti ve 1965’tekı Adalet ^bişat'brını da açıklar. Bu iki olayda da, burjuvazi, desteğini bu partilere ^tcrmışti. Bu nedenledir ki CHP, 1973 ve 1978’de, ancak işçi sınıfının deste-itadıra gelebilmişti. Ote yandan, 1960 darbesi, tarihsel yönetici sınıf nitelikli arada bile korumakta olan bürokrasi tarafından gerçekleştirilen bir cy-^ Türkiye’deki demokrasi oluşumları birbirine karşıt olan “devletçi-cephe ile “gelenekçi-liberal” cephenin evrimleri incelendiği zaman daha ^^(lUbılir. Bu iki cephenin gelişimi Çizelge (X) - (13) ve (X) - (14)’te göste
Mudafaa i Hukuk Oruguderi
Buyuk Millet Meclısi’ndekı ilk grup
^ I Cumhurtyet Halk Partisi
SINIFSAL DESTEK
Bürokrasinin kimi kesimleri
Bürokrasinin kimi kesimleri
ve sermayenin filizlen
Ara sınıflar (âyân, eşraf) bürokrasinin kimi kesimleri
ve sermayenin filizlen
Ara sınıflar, bürokrasinin kimi kesimleri ve sermayenin filîleri
Bürokrasi, ara sınıflar ve sermayenin fUızİerı
^^uaıhuriyet Halk Partisi
^ j ^<wahwfiyet Halk Partisi
Burokıaai, ara stnıflann kimi kesimleri, ışv> sınıfınınkımı kesimleri
Biirokıaat, ara sınıfların kimi kesimleri, «anayı kimi kes»mim
TEMFJ yaklaşım
Anayaaacılık
AnayasacUık, merkeziyetçilik Batılılık, ulusçuluk
Düşmana karşı savaş, emperyalizm karşıtlığı
C.'umhunyetçilık, Batılılık emperyalizm karşıtlığı
Altı ok üc belirlenen ilkeler Batılılık ve bunuvazıntn desteklen mcai
Sosyal Refah I>evleu anlayışı ıçmde ötvnokram
tiye feçiftc oldukça etkili olan bu Öğeler de, ismet Paşa nıvetını açıkladıktan wn ra önem kazanmiftır Avnca. unutmamak gerekir kı. “milli ve “ebedi önder ilan edılmiı bir diktatör için, bu gelıymden engellemek ya da hıv olmazu kendi yaşamı boyunca geciktirmek çok zor bir ı> değildi. İnönü, toplumdaki bulun vıva tal, bürokratik ve askeri güçlen denetimi altında tutuyordu
İsmet İnönü de, Mustafa Kemal Atatürk’ü yaratan avnı çe\Tenın ve genel ku şullann ürünüydü. O da Batı modeline inanmıştı. Buna ek olarak genel nitelikleri Atatürk İhtilali ile belirlenmiş olan toplum yapısı ile de bagımlıvdı Bu bagımhlıl onun pek çok adlim atmasını olanaksız kılmıştır. Omegın, merkezi bürokrasi lie toprak a^an ve “ara sınıflar’’ arasındaki birlik daha Bağımsızlık Savaşı sırasında gerçekleştınimış olduğu için, 1940’larda geniş kapsamlı bir toprak reformunun yapılması olanaklı değildi. Toprak ağaları o gunku toplumsal ve ekonomik yapı içinde önemli btr siyasal ve ekonomik güç durumuna gelmişlerdi.
İnönü, 1946'da demokrasiye geçişi gcrçekleştırmescydı ne olurdu? Tek parti yönetimi altında daha hızlı bir ekonomik gelişme olanağı bulunabilir mıydı? Yoksa, toplumsal ve ekonomik gelişme uzun bir sure için durur muydu? Bu sorulara da kesin yanıtlar verebilme olanağı yoktur.
Bayar ve Menderes, Türkiye’deki toplumsal değişmeyi iki yönde etkilemişler dır. /tt olarak, 1945’te Sovyet tehditleriyle başlayan eğilimi sonuna kadar gotur muş ve Türkiye’yi bütünüyle Batı dünyasına bağımlı kılmışlardır. Böylece, “Batılı İlk” yaklaşımı adına, ‘emperyalizme karşı olma” ilkesi yok edilmiştir. Ikına ola rak, yeni uygulanan demokrasi deneyi içinde kapitalist sınıfın çıkarlarını koru mak amacıyla baskıcı bir eğilim göstermişler ve bunun sonunda da “devletçi seçktnci* bürokrasinin bir kez daha siyasete karışmasına yol açmışlardır. Her ne kadar, 1960 eylemi sonunda, “sosyal refah devleti”nin üstyapı kurumlan topluma mal edilmişse de, olayın Türk siyasal yaşamı bakımından iki olumsuz etkisi ol muştur. Bınmı olumsuz etki, askeri bürokrasinin yeniden siyasete karışmasıdır Eylem. Atatürk adına yapılmıştı. Gerçekten de Atatürk ilkelerim pekiştıncı etkile n oldu. Fakat temelde Atatürk’ün bir ilkesinin önemli ölçüde yaralanmasına yol açtı. Bu da, askerlerin siyaset dışı kalması ilkesiydı. Atatürk butun yaşamı boyunca (frnk İttihat ve Terakki, gerekse Cumhuriyet dönemlerinde) bunun uğraşını vcrmıştt 1960 eylemi bu tikeye karşıydı. Aynca amacı ne olursa olsun, bu askeri eyiem her zaman, saglıkb bir demokrasinin düşmanıdır ve reıım bakımından ÖMnh bir tehlike niteliği taşır, işte Bayar ve Menderes böyle bir darbeye yol aç ■alda. Tı^ demokrasisini önemli ölçüde yaralamışlardır
ftmd dbrak. 1950-1960 arasındaki seçmen davranışı, bir askeri eylem olma «fdı. 1960 ya da 1961'de yapılacak bir seçimi Cumhuriyet Halk Partısi’nın kaza I ortaya koymaktadır. Ordunun, 27 Mayu'tan sonra yaptığı üstyapısal du İMmen hepsi önceden CHP nın belirlediği amaçlar olduğuna göre, f. bir seçim obaydı, askeri eylemin olumsuz etkileri yaratılmadan (Nk dofal olarak, Menderes- Bayar İkilisinin yem bir ser hiçbtr zaman bılinmeyecektır.) Seçim yapüahıl-’dcvletçı-seçlunci’ yaklaşım da (oy mekanizması •MM «ncektı. Halktan kopukluk anlamına
^^Iprden dolayı, Bayar-Menderes İkilisinin Türk siyasal yaşamındaki olumsuzdur. Ote yandan. Demokrat Parti akımının siyasal yaşama r yendirdiği buyuk halk kitlelerinin siyasal olarak hareketlendirilmiş ol-bu kitlelerin siyasal bilinçlerinin güçlenmesi, belki bu olumsuz /^jçnde dengeleyebilir.
^rolltfin yanında Bayar-Menderes, hızlı kapitalist gelişmeye olan ınanç-^Bvazının de çok kısa bir sure içinde gelişmesini sağladılar. Bu çerçeve Bayar’ın Batı ile bütünleşme konusundaki rolleri ve bnlerın-^-yklerçok açık değildir Türkiye’nin Sovyet istemlerine karşı tek başına ^oUnaklı mıydı? Sovyetler’e karşı destek sağlayabilmek için. Batı ya bu ^iıovun eğmek ne ölçüde gerekliydi? Hızlı kapitalist ekonomik gelişme.
sürdürülen ekonomik siyasetin zorunlu bir sonucu muydu? Bayar ^res’ın önünde başka seçenek var mıydı? Demokratik ilkelere saygılı dav ^ ne olurdu? Bu sorulara verilebilecek yanıtlar, Bayar-Menderes ıkılısi-^loplumu üzerindeki kişisel etkilerini daha belirgin bir biçimde ortaya
jjıoplumsal değişmesi üzerinde önemli bir rol oynayan bir başka kışı, Ce-jjud'dır Cemal Gürsel, Millî Birlik Komitesi’nin “Demokratik Müdahale verine, “Otoriter İhtilalciler” grübunu destekleyen ve ideolojik egılımle-Hİumnabır önder niteliği taşısaydı, hiç kuşkusuz ülkenin siyasal gorunü-1^ı,ok değişik olurdu. Böyle bir durumda pek büyük bir olasılıkla, Ulke-)|wkrıtık güçler, henüz halkı, “kurtarıcılan”ndan kurtarmaya çalışıyor â
IbTih verine Cumhurbaşkanlığına seçilen, dönemin Genelkurmay Başkanı kimy, 1966-1973 yılları arasında görev yaptı. Sunay, hem 12 Mart 1971 MBiaieyen “ara rejim” dönemindeki rolü hem de millıyetçi-mukaddesatçı iaelere, sağ şiddet eylemcilerine ve tmam-Hatip okullarının yaygınlaştırıl aardığıdestek ile Türkiye’nin demokrasi tanhine çok olumsuz bir bireysel l#ıolarak geçti.
tİBBrfbu nedenle, ismet Paşa bile, Sunay’ın Cumhurbaşkanlığı suresı-•ıİBanna karşı çıkmış, “Süresi uzatılırsa ne yapacak, şimdiye kadar ne »tav yapacak” diye kendi uslubu içinde olabildiği kadar sert bir eleştiri *
*Mtmın Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç da, 12 Mart harekâtırun ^ıdk kurum ve kuruluşlara karşı bir tutum almasında, pdt çok aydın vr “**ıiianıp işkence görmesinde olumsuz rol oynayan bir yönet; lydı ’'att luıhtırası ile görevinden istifa eden Başbakan Süleyman Deımrel de «yasetın uzun yıllar baş aktörü olmuş bir politikacıdır TH ırıoktat 'feımı olarak kurulan Adalet Partisi nm Genel Başkanı olarak, Meısde-*^?^işlanııın akıbetine uğramamak için toplumbol buzuou/luklar kaTF" İNıı. antı demokratik baskı uygulamalanna etme ve Sunay ile ıttiilk
rtrgutlenmflcr ile lm»m Hatip okullannın yaygınlaştırılmasını destekleme polm kasına bel bağlamıştı Bovlece kendilerine “devrimci” diyen goşıst ogrenu orgut-lenmelerıne, bunların yarattığı sorunlara karşı demokrasiyi geliştirerek önlem aramak yerine, “karşı gruplan” örgütlemeyi genel bir strateıi olarak benimsemişti Gerek o zamanki basında “ıtı kurda kırdırmak politikası” adıyla anılan bu strat<|i-sı, gerekse sürekli olarak hem de iktidarın başı sıfatıyla. 1%I Anayasası ndan yi kınması, sonunda askerleri harekete geçirdi ye bir darbe ile hükümetten uzakla^ı-rtlmasına yol açtı.
Fakat, kendisinin iktidardan uzaklaştınlmasına karşın, uyguladığı genel stratetu atkerler tarafından da benimsendi ve sonuç olarak hem 1961 Anaya>ası belit budama larla genye doğru bir revizyona tâbi tutuldu, hem de siyasal İslam'ın güçlendirilme-sine de yol açan “mtllıyetçı-mukaddesatçı'' örgütlenmelerin ve İmanı llanplenn desteklenmesi sürdürüldü
Bu anlamda, Demirel’ın 1%5-1971 arasında uyguladığı genel politikalar, hem kendi başını yedi, hem de Türkiye’ye egemen olarak yem bunalımlara ortam ha zırladı
Hu nedenle, I99()'lı yılların sonunda “şeriat devleti" özlemlerinin yarattığı retim /luna/ımının I950’li yıllarda atılan tohumlarını I960'lı yıllardaki politikaları ile De-mirel'ın filizlendirdiği söylenebilir.
12 Mart’tan sonra partisinin hır kısım milletvekilleri ile duştugu anlaşmazlık, Celâl Bayar tarafından da sahiplenilip, kendisine karşı Demokratik Parti kuru lunca, 1973 seçimlerinde birinci parti olma ve hükümeti kurma şansını yitirdi Yolu niP MSP ortak hükümetine açtı.
Daha sonra, I970’li yılların ortasında milliyetçi sag ve siyasal İslam ile birleşe rek, “Milliyetçi Cephe” adındaki büyük sağ koalisyonu gerçekleştirdi. Bu koalıs yon döneminde de şiddet hareketlerinin tırmanmasında hükümetin baş sorumlu olmasına yol açan politikalar izledi.
Bu dönemde kendilerine “ülkücü” adını veren çete örgütlenmeleri, kendilen ne “devrimci” adı veren sol çetelerle birlikte, tam bir cinayet makinesi gibi çalıştı lar ve bu arada pek çok suçsuz ve bütün nitelikleri demokrasiyi savunmak olan avdım katlettiler Bu cinayet örgütlenmeleri o denli güçlü ve devlet ile o denli içli dışlıydılar kı, zaman içindeki uzantıları, 1990’lı yılların sonunda bile Türkiye’yi etkileyen “Susurluk Skandali” gibi olayları oluşturabildıler.
Bu süreç içinde Demirel yine, hem Imam-Hatıp okullarının yaygınlaştırılması, kem de siyasal Islâm'ın devlete ortak edilmesi yoluyla, Türkiye'nin 1997-1998 yılla-emdt yaşayacağı rejim bunalımının temellennı sağlamlaştırıyordu.canlı hayvan fiyatları sundu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder