canlı hayvan fiyatları ve türk tarihcesi
evet bugün silere en güzel yaızları yazan canlı hayvan fiyatları dediki Zaten, Ozai. o zamana kadar, toplumu siyasal Islama göre yönlend yapılan çalışmaları yetersiz görüyor ve çok yakınındaki bir politikacının^ “asıl devleti İslamlaştırmak gerekir” diyordu.Bu çerçevede Cumhurbaşkanlığı dönemi dahil, 1991 seçimlerine det içinde çok yol almıştı. ”
DYP-SHP HÜKÜMETİ VE SİVAS KATLİAMI
1991 seçimleri sonunda kurulan Demirel-lnönü ortak hükümeti, Oij|, mınde siyasal Islamın gerçekleştirdiği kazanımları tehdit eder bir yapı g|^ muştu.
Siyasal Islamın kadrolarının büyük ölçüde ANAP içinde devletle butun* olması, hükümet değişikliği ile birlikte gündeme gelen atamalarda, buludj görevden uzaklaştırılması olasılığını ön plana çıkarmıştı.
Buna karşılık. Refah Partisi’nin 1991 seçimlerinde bir “milliyetçinin desatçı” seçim ittifakı gerçekleştirerek Meclise girmiş olması, siyasalIslaımye,,, kendi kimliği ile Mecliste temsil edilebilme olanağı sağlamıştı.
Boylece siyasal İslam, hem de bu kez devletle bütünleşmiş ve güçlenmiş ot» kendi siyasal partisine ve kendi siyasal kimliğine kavuşmuş biçimde tumçır^ ile siyaset sahnesinde yeniden boy göteriyordu.
işte bir yandan, nesnel olarak devletin içinde sağlamış olduğu buyukbunlar, öte yandan bu kazammlann bir bölümünü yitirme kaygısı, siyasal Islım; di bağımsız parti kimliği ile varlığını kanıtlama çabasına ve belli bir sınırlıiı^ mişti.
Bu ise, gereksiz bir “gövde gösterisi zihniyeti” doğurmuştu. (Nitekim» "gövde gösterisi zihniyeti”, Erbakan-Çiller hükümetinin yanlışlarının da, ve yapmak yerine, söz üretmek ve etrafa boş yere korku salmak strate)isinind(Kr İmi oluşturmuş ve siyasal Islamın demokratikleşmesi açısından bir başka‘b tın” daha yitirilmesine yol açmıştır.)
Hiç kuşkusuz, siyasal Islamın bu “gösterişçi tavrının” altında, sert ideoie* sahip olan bir partinin radikal öğelerinin, demokrasiye ve laik rejime yoı keşi ve karşıtlığı da yatıyordu.
İşte “Sivas Katliamı” bu genel çerçeve içinde patlak verdi.
Aslında katliam, Türkiye’de siyasal Islamın gelişmesi, genel stratejiler vtm lumsal davranış biçimi açısından önemli bir örnek olay niteliği taşıyordu
SİVAS KATLİAMININ ARDINDA YATAN NEDENLER
Sivas katliamı bütün toplumsal olaylar gibi, bir yandan, toplumun geneli liklerının, öte yandan sadece kendine özgü karakteristiklerin izlerini taşımi -
Bu nedenle titiz ve genel bir çözümlenmeye konu edilmesi gerekmekledir
i. Genel Olarak “Ortak Düfman" Kavramı: Özel Olarak Dm Düşmanlan Kavramının Kullanılması
Her düşünce ya da ideoloji, eyleme geçmek için destekleyici bir gruba f-sinme duyar.
n'kKİYE UE DfcâtŞMENİN ARAÇLARI OLARAK YAPISAL ÖOEI FR255
1^^ Iclryıcı grup da, sahip olduğu düşünce ya da ideolojiyi eyleme aktar ^ı,,p|)(r plana, bir hedefe sahip olmak zorundadır
^tun bu süreç içinde, bir düşünceyi ya da ideolojiyi eyleme aktarmada en ış-^araç, bir “ortak düşman”ın varlığıdır. Böylece ortak düşman tehdidi karşı-hemgrup uyelen kişisel kimlikleri ve güvenlikleri için birbirlerine daha ya-^(,bem de grup, “kendini korumak için” “en lyı savunma saldırıdır" anlayı-^eyleme geçer.
■Ortak düşman" kavramı, sosyal psikolojinin en iyi bilmen ve uygulamada da .(Dİ,kullanılan kurallarından biridir.
Çj^da gızılgücu (potansiyeli) gerçekte çok düşük olan pek çok kışı ve grup, pljaçlfi'nıek için kimi zaman hayali bir düşman da yaratır.
Huni zor dostluklar ve ittifaklar ancak böyle ortak bir düşmana karşı kurulabı-l«daimın varlığını yani tehdidini sürdürdüğü surece devam ettirilebilir.
İllini siyasal hareketler de, ancak böyle bir ortak düşmana karşı insanları bir-,«nv( toplumsal guç kazanır.
Çvısal İslam, ne yazık ki, önce (kendisinden her zaman özgürlük konusunda jpid;ııitdıgı ve ittifak önerdiği) solcuları, daha sonra, laik ve demokratik grup-j,«ıtklı olarak “düşman” kategorisinde göstermiş ve “kullanmıştır”, ûdflieksel düşman olduklannı öne sürdükleri, “Batı kulübü üyeleri”, “Siyo-gHİtr K“Masonlar”, taraftarlarını sürekli bir canlılık içinde tutmak için kullan-vofunlukla soyut, kimi zaman da günün koşullarına göre somutlaştırılan ^olarak sürekli biçimde gündemde tutulmaktadır, ilîdlikle “kın, nefret ve zulüm edebiyatı”, “düşman” kavramını ve hareketin ıalrvinnını canlı tutumak için kullanılan klasik araçlar olarak ortaya çıkmak-
Olarak "Kamplofma" Olayı: özel Olarak Sünm-Alevi Karşıtlığı ile Ldler-Muslumanlar Karşıtlığı Aldatmacaları
l|lf yukarda anlatılan bütün bu süreç, toplumu “karşıt kamplara” böler, üışıtkamplardaki taraflar, düşmanları güçlendiği oranda kuvvetlenir, liıte her kamplaşma sürecindeki karşıt gruplar, bir anlamda varlıklarını ve «t™ düşman ilan ettikleri grubun varlığına ve gücüne dayalı olarak sürdure-
Bu «on «üre\. Türkvedtkı ifadesini, “bıtarâr olan bertaraf olur" ortadan kaldırılır) Özdeyişinde bulur
Türkiye, tarih borunca bu kamplaşmaların her turlusunun her u. miktarda raşamıştır
kamplaşma, temelinde, bir “iktidar mücadelesidir”.
Farklı görüşlere ya da inançlara sahip gruplar, bu farklılıklarını için birbirlerinin varlığından ve düşmanlığından yararlanır. “Karşı gmb^ ttfı tehlikeye karp, kendisinin desteklenmesini ister.
İslam dininin ilk zamanlarında Alı ile Muavıye arasındaki çatışma.'^ bir siyasal iktidar mücadelesidir) Müslümanları, Sünni, Şıı ve Harıu olanı ytık gruba bölmüştür
Daha sonra bu gruplar da kendi içlerinde pek çok mezhebe ve dunndtr nkata bölünmüştür
Bulun bu oluşumlar sırasında, her grup ya da mezhep veya tankaı, “ötekilerden” farklılaştırmak ve daha önemlisi, iktidarını sürdürmek ya ra gelebilmek için, kimi zaman yumuşak, kimi zaman sert önlemler almııin Tarih boyunca süregelen bu çatışmalar, en sonunda, ülkemizde, I9Ş0(^ de Kahramanmaraş ve Çorum kentlerinde birer kitlesel katliama dönuyıısıu Sivas katliamı da bu sürecin talihsiz sonuçlarından biridir.
Bu olaylara dikkatle bakıldığında, temelde, “siyasal Islamın” hazırlıkla» toplumdaki ayrımcı tavrını görmemek olanaksızdır.
Bu Uç olayda da, (aynen öteki mezhep ya da din kökenli katliamlardı ok» gibi) aslında bir iktidar çatışması ve bu iktidar çatışmasına Allah gık4p mukaddes kavramlann alet edilmesi görülmektedir.
Siyasal İslam, kendisine kalkan olarak kullandığı mezhebin dışındaki uaik hıplennı düşman saymadeta ve kendi siyasal saflarını eylem açısından sıkılaınr. için, kalkan olarak kullandığı mezhepten bile olsa, bağnaz olmayan dindarlan.» kendisi gibi algılayıp, kendisi gibi siyasal militanlık yapmayanlara saldırmakta^ Bu çerçevede, bir yandan siyasal eylemlerine kalkan yaptıkları mfzhAr» sup olmayanlar, öte yandan, o mezhebe mensup olsalar bile, kendılen pbıkp ve militan olmayan laikler, dinin siyasete alet edilmesine karşı çıkanlar kIb tum demokratlar (onların diktatörlüğüne boyun eğmedikleri için) dutnaa au^asında sayılarak, toplumun karşı kamplara bölünmesinde son derece p* gruplar olarak ortaya çıkarlar.
SıyauAİ İslam bu bağlamda, kendileri gibi düşünmeyen herkesi, kendk^ karşı bir eylem içinde göstererek, kın ve nefret duygulannı canlı tulmavaçPıı !
Bu çerçevede ilk hedeflen, Şii inancını çok değişik ve çok demokraı ohni" rumlayan Anadolu Alevden, hangi dm ve mezhepten olursa olsun, laıklıpı*' mış demokratlar gibi gruplardır.
3. Evrentti Oiarak Dogmanzm Styatal Islamtn Katılığı j
insanoğlu, doğa ile ilişkisinde teknolojiyi, birhin ile olan ilişkisinde lacı^l fryı üretir. Her ıdeoloiı uc, kendisine inananları birleştirirken, dışarda kık^ j “farklı" gOrur ve onlara “ayrımcı” bir
^ nvaK** mutİBka "Allahın kelamını yaymak" amacıyla oltaya ^ıkan Kİeoloıılerdir"
buruk uleoloiKİe olduğu gibi, butun semavi dinlerde de peygamberlerin
^ndan (erilli mezhepler olunmuştur.
'^^j^iekı en kanlı savaşlar, dinlerin yayılması sırasında ve hem farklı duıler, ^ıvnı dinin İdindeki farklı mezhepler arasında olmuştur.
kapitalizmin gelişmesiyle ortaya çıkan milliyetçilik ve ırkçılık ıdeoloıı-^bırevlem odağı oluşturmuş, kanlı savaşlar milliyetçilik ve ırkçılık ideolojisi ^g^kavımştır
^jı^ismleşmenın gelişmesiyle ortaya çıkan demokratikleşme, siyasal partileri
^^uflur
pırtiler demokrasi, yanı laiklik, hoşgörü, temel insan hak ve ozgürluk-Ş^bmında oluştuğundan, yol açtıkları kamplaşma (içinde bulundukları top-^^ışmışlık düzeyine göre) daha kansız ve zararsu ölmüştür.
,jıpip«rtilmn. yani çögulcu demokrasilerin öluşmakından sonra, din, sadece ^nemukiddes değerlen bağlamında, tartışılmadan inanılan ve “inanç özgurlu-g'ıİBdt. herkesin farklılığını kabul eden bir çerçevede görülmeye başlanmıştır.
lE bışka deyişle, günümüzde din, kamu alanında, başkalannı zorlayıcı bir ^jgidefil, bireyin kişisel yaşamında Allah ile kendi arasında bir özel olay hali-»pdMW
dine dayalı siyaset, dine dayalı devlet, yerini demokratik devlete bırak-ve mezhepler de toplumu yönetme işlevlerim, siyasal partilere devret-
Kdece. insanın kendi iradesiyle seçmediği, sadece tesadüfen içine doğduğu •Btaphun dolayısıyla benimsediği, din, ırk, milliyet gibi kavramlar, ancak si-^ pMİer tarafından kullanıldığı yani “siyasallaştınidıklarr oranda, yönetim imh bu parçası halini alır olmuşlardır, htırraınlar. bireyin özgür iradesiyle yaptığı seçime dayanmadığından, ge-alk liıiTgııtaJ bağlamda mukaddes kabul edilen, bu nedenle de tartışmaya açık •Milvde|ıldu.
Utkdekamu alanının düzenlenmesinde, bu mukaddes kavramların kulla-âBunuınançta olmayan kişiler üzerinde müthiş bir baskı oluşturacağından, ■dnıi ülkelerde, din, ırk milliyet gibi kavramlar “siyaset dışı’ tutulmaya •Matankr.
olarak, masının doğasından gelen “aidiyet” duygusu, bu mukaddes ^iim tümüyle siyaset dışı bırakılmalarına pek de izin vermez, tatfanokratık ülkelerde bu kavramlar, özellikle temel hak ve özgürlükler Ma Mdı inançta, ırkta ve milliyette olan ınsanlann bir arada yaşamasını •fcaiikv sahibi olarak kullanılmazlar.
yanı kendi inandığı değerlerin mutlak doğruluğuna inanmak, ■ '** «iiıılıİH saymak, ne denli insan doğasından gelirse gelsin, birlikte yaşa-M ‘kendine istediği özgürlüğün başkasına da tanınması” ilkesi dcBekraiık yapılarda aşılmış bir davranış niteliği taşımaktadır.canlı hayvan fiyatları sundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder